Tarihte ilk çağlardan itibaren insanlar ve hayvanlar her zaman yakın ilişki içinde olmuşlardır. Hayvanlar, ilk insanların inanç kaynaklarını besleyen önemli bir etken dahi olmuşlardır. Ve tarihte her dönemde insanlar; korku, sevinç, heyecan, üzüntü gibi duygularını ifade ederken hayvan figürlerini kullanmaya, bu figürlerden esinlenmeye devam ederken; söz konusu hayvan figürleri, mağara duvarındaki resimlerden günümüz sanatına kadar varlığını korumuştur. Hayvan figürleri, bütün uygarlıklar tarafından farklı şekillerde yorumlanarak kültürün ve yaşamın vazgeçilmez birer parçası olmuşlardır. Öyle ki bugün kullandığımız Latin alfabesinin ilk harfi olan ‘A’ harfi bile ‘Alf/Alfa’ şeklinde isimlendirilerek boğa ve öküz kafasından türetilmiştir.
Mağara duvarlarındaki resimler, yaklaşık 40.000 yıl öncesine dayanmaktadır. Paleotik mağara resimlerinin kesin amacı bilinmese de kanıtlar, bu resimlerin sadece görsel amaçlı olmadığını göstermektedir. Resimlerin bazıları başkalarıyla iletişim kurma yoluyken bazıları ise dini veya törensel amaçlarla çizilmiştir.
Çoğu mağara resmi kırmızı veya siyah pigmentle yapılmıştır. Kırmızılar için demir oksit (hematit), siyahlar için ise manganez dioksit ve odun kömürü kullanılmıştır. Mağaralardaki resimler, az sayıda insan figürü içerir. Hayvan figürleri ise mağara sanatının her döneminde sıkça karşımıza çıkmaktadır.
Başlangıçta mağara duvarlarında rastladığımız hayvan figürleri, zamanla mitolojik, dini ve sembolik olarak Antik Yunan, Mısır ve Roma medeniyetlerinde tasvir edilmiştir. Bu imgeler; mozaikler, duvar süslemeleri, mezar taşları ve devlet konutlarında karşımıza çıkmaktadır. Antik medeniyetler boyunca, hayvan imgeleri; dini, sosyal ve kültürel açıdan farklı anlamlar ifade etmişlerdir.
Toplumsal gelişmeler nedeniyle kendinden bir önceki üsluba tepki olarak yeni akımlar meydana gelmiştir. Barok ve Rokoko dönemlerinde resimde ışığın ve hareketin etkin kullanımı nedeniyle hayvan figürlerinin oluşumu ve gelişimi hızlanmıştır. Bu dönemlerde hayvan figürleri daha çok dini ve mitolojik temalı eserlerde kullanılmıştır. Dönemin sanatçıları, eserlerinde hayvan imgelerine daha çok kapalı mekanlarda yer vermişlerdir.
19. yüzyıla gelinmesiyle; Fransız Devrimi ve İngiliz Sanayi Devrimi’nin yaşanması, savaşlar, toplumsal olaylar ve sömürgeciliğin getirdiği keşifler, sanatı ve sanatçıları derinden etkilemiştir. Boyaların taşınabilir olması, sanatçıları doğaya yöneltmiş ve böylece hayvanlar, manzara eşliğinde resmedilmeye başlanmıştır. Romantizm döneminde ise hayvan imgeleri, daha çok savaş ve toplumsal olayları betimlemek için kullanılırken, realizm döneminde hayatın günlük yaşantısına yardımcı figürler olarak kullanılmıştır. Empresyonizm dönemiyle beraber ressamlar hayvanları, sosyo-kültürel bir imge olarak görmüş ve eserlerinde sosyal statüyü anlatırken kullanmaya başlamışlardır.
Günümüz modern sanatında ise hayvan figürlerinin kullanımı sembolik olmaktan çıkıp sanatçının kişisel bakış açısına göre şekillenmektedir. Artık hayvan figürü seçimi öznel olarak yapılmakta ve sanatçı adına öznelleşmektedir. Gelişen teknolojinin etkisiyle birlikte, bir zamanlar mağara duvarına resmedilen hayvan resimleri, günümüzde sanatçının tercihine bağlı olarak tuval üzerinde veya dijital ortamlarda resmedilmektedir. Bu sanat eserleri, sosyal medya kanalları ve e-ticaret siteleri sayesinde dünyanın her yerinden erişilebilir olup koleksiyonerler tarafından satın alınabilmektedir.